Saturday, November 1, 2008

ALAADDİNİN SİHİRLİ LAMBASI YEMEN


Uğruna binlerce şehit verilmiş, türküler söylenmiş, Osmanlı kalelerinin, binalarının sitilinin bolca ama Türklerin azca olduğu bir ülke yemen..
İnsanları binaları ve sokakları ile 100 yıl önce çekilen fotoğraflarından bu yana sanki donmuş gibi kalan bir ülke. Sana’a sokaklarında gezerken tezgahda duran lambayı alsak biraz elimizle oğuştursak lamba cini çıkacakmış gibi duruyor.
Uçağımız 20:30 da idi ama 1 saat gecikmeli kalktı. Saat 2:30'da movenpick oteldeyiz. Güzel henüz çok yeni bir otel. 20 yıl önce her yer yemyeşilmiş,lezzetli yöresel bir çok çeşit sebze meyvenin yetiştiği Yemen'in nüfusu 22 milyon. Çocuk ölümlerine rağmen bu hızla artarsa mevcut su kaynaklarının biteceğini söylüyorlar. Okuma yazma oranı % 40 ama üniversitelerde kız öğrenci sayısı çok fazla. Meyve sebzeler, yerini kat bitkisine bırakmış ve her yer toprak renginde. Kat bitkisinin 1960'larda bir yahudi tarafından getirildiği söyleniyor. Bu bitkiyi ekebilmek için ağaçlarını kesmişler. Aşırı derecede çok su isteyen bu bitki yüzünden su kaynakları da azalmış. Var olan su kaynaklarının % 85’i bu bitkiye ayrılmış. Üstelik bitkinin çabuk büyümesi için pestisit(tarım ilacı) kullanılıyor ve yapraklar iyi yıkanamadığından yapraklarda kalıntı oluşturma olasılığı çok fazla …kadınların kullanması pek hoş görülmediğinden, evlerinde gizlice kat günleri düzenlediklerini söylüyor rehberimiz. Bu kadar yoksul bir ülkede hem kat bitkisini yaygınlaştırmak hem de pestisid satmak tam bir hainlik örneği diye düşünmemek elde değil.. Şu anki hükümet katı destekliyor, çünkü 200 bin dolar/gün kazanç sağlanıyormuş. Muhalefet bu bitkinin yetiştirilmesine ve kullanılmasına karşı aktivitelerde yer alıyor. Rehberimiz İrfan bey, inşallah muhalefet kazanır, bu insanlara yapılabilecek en büyük iyilik bu olacak diyor.
İlginç olan başka bir konu da dağ başındaki yerleşim yerlerine hazır gıdanın getirilip yaygınlaştırılmış olması… Şehir merkezinden çok uzak köylerde okul öğrencilerinin ve bebek yaştaki çocukların ellerinde canlı renklerde ve plastik torbalar içinde içecek ve yiyecekleri görmek şaşırtıcı. Halbuki çocukların ellerinde yöresel gıdaları görmek daha normal bir durum olurdu herhalde. Havaalanına girerken çocuk lösemisi yardım kutuları var. Bu kadar gelişmemiş bir ülkeye gelişmiş ülke hastalığının çok çabuk gelmesinin kaynaklarından birini keşfetmiş oluyorum. Kayalıklardan fırlayan plastik torbalar o kadar çok ki bazen yüzümüze yapışıyor. Modern dünyanın tüm kötü ürünleri bu dağ başındaki çocukları çepeçevre kuşatmış ne yazıkki.. Oysa Sana'a sokaklarında az da olsa muhteşem meyvelerinin sularının satıldığını görmüştüm. Kurulan sokak pazarlarında da çevre köylerden getirilen harika tatta sebze ve meyveler mevcut.
5 tane türk okulu var. Kat kullanmayan yemenli ailelerin çocuklarını kabul ediyor ve kullanmayacaklarına dair sözleşme de imzalatılıyor. Bir de türk üniversitesi var. En iyi ailelerin çocukları bu okullarda okuyormuş.
Eski Sana’a sadece toprak kiremit, balçık ve tahtadan yapılmış gökdelenlerden oluşuyor. Daracık ara sokaklar ve alçak tavanlı küçücük odalar. İnsanlar kıyafetleriyle bu tabloya inanılmaz uyum sağlıyor. Sanki zaman tüneline girmiş gibisiniz. 1700 yıllık bu şehri Unesco görünce şaşkınlığa uğradığından derhal korumaya almış ve "dünyanın yeni harikalar" listesine koymuş. Rehberimiz İrfan Bey "bu ülkeye bu kadar geldim. Ama insanlar mutlumu mutsuz mu çözemedim" diyor. Gerçekten üzerinde tez çalışması yapılabilecek bir ülke Yemen. Hırsızlık gibi bir durum sözkonusu değil. Kaldığımız sürece kavgaya da rastlamadık. Yemenli erkeklerin yabancılara rahatsız edici hiç bir bakışıyla da karşılaşmadık, tersine Türk olduğunuzu söylediğinizde çok dostane kucaklayıcı bir davranış görüyorsunuz. Gözlerindeki muhabbeti görmemek mümkün değil. Hatta arada küçük iltifatlar bile aldığınız oluyor:)Yerel rehberimiz Said efendinin pembe kıyafetimi giydiğim bir gün bugün kraliçe gibi görünüyorsun dediği gibi.. Yakup, çok çekingen ama tertemiz yüzlü, yardımsever bir yardımcı rehber. İtalyanca bölümünde master yapıyor, doktora için İtalya’ya gitmek istiyor ama İtalyan konsolosluğu daha çok kızları seçiyor diyor sitemle. Sorular soruyoruz Yemenle ilgili dikkatlice cevaplar veriyor. Hiç örtüsüz kadın yok Yemen'de. hemen hepsi peçeli. Kıyafetlerin çoğu sentetik. Bu kadar sıcak bir yer için tuhaf değil mi diye soruyorum Yakup'a. Sadece gülümsüyor. Mısır'ın da çok iyi kalitede pamuk yetiştirmesine rağmen her yerde sentetik kıyafetlerin yaygın olması gibi...

İmam yahyanın evi, muhteşem. Sanırım 1000 yıllık bir yapı sonradan eklenen 4 katı da imam Yahya tarafından yaptırılmış, labirentimsi ve bir başkasının izinsiz girdiğinde kesin ölümüyle sonuçlanacak tedbirler alınmış. Mutfağı, banyo gideri, havalandırılması inanılmaz sistematik tasarlanmış. Kendi dönemi için çok zevkli döşenmiş bir mekan. İmam Yahya, Yakup'a göre bir diktatör. Çünkü sadece kendi çevresindekiler hariç toplumun eğitimini yasaklamış. Önceleri Osmanlıya karşı savaşmış ancak sonradan Osmanlının en iyi adamlarından biri olmuş. Hatta işgal edilince bile Osmanlıya bağlılığını bırakmayacağını belirtmiş. Halifeliğin onlara geçmesini istemiş.
Yemen'in heryerinde Osmanlı izleri mevcut. Kaleler, resimler, mimari yapılardaki etki, binlerce türk şehidinin mezarı. Bu kadar bağ varken bu ülkeyle bu kadar uzak olmak anlaşılamayacak bir durum..
Shibam’a geliyoruz. Ülkede Shibam isminde 3 farklı yerleşim birimi var. Bu Sana’a’ya en yakın olanı.. Shibam'da her yer çöp poşetleriyle dolu. Toz çöpler uçuşuyor. Osmanlı, kutsal topraklardan geçen yolları korumak adına buraya gelip Kevkeban'a kale yapmak istemiş ama bu iklime alışık olmadığı için içtikleri su nedeniyle tifoya yakalanmış, sıcaktan bunalınca da kendilerini Kevkaban'a çıkan uçurumdan aşağı bırakanlar olmuş. Yüzbinlerce insan ölmüş… tuhaf oluyorum hikayenin geçtiği yerde olmaktan. Yüzyıllar önce saldırıdan kurtulmaya çalışan Shibam'lılar da uçurum üstüne Kevkeban'a çıkıp yerleşmişler. Evlerin pervazı gümüşten olduğu için güneş vurduğunda yıldız gibi parladığından Kevkeban yani gezegen ismi verilmiş buraya.. çok önceleri çoğunlukla nüfusu yahudiler oluşturuyormuş ama şimdi izlerinden eser yok. Gümüş pervazlar çoktan sökülmüş,artık parlamıyor.
Ordan Thula'ya gidiyoruz. Şehrin daha fazla su kaynaklarına sahip olduğu görünüyor. Ortada Amerikalıların onardığı kocaman bir sarnıç var.Etraf daha temiz gözüküyor, insanların kıyafetleri daha düzgün ve temiz. Sanırım halkın maddi durumu bir parça daha iyi. Heryerde olduğu gibi halk aynı zamanda yapışkan bir satıcı.. Ancak Thula, şimdiye kadar gördüklerimizden daha farklı bir yerleşim yeri.


Habbeba’da dağların o haşmetini seyrediyoruz. Vadi Dahr'ın o muhteşemliğini….
Haccera'da tam uçurumun kıyısına kurulmuş tepedeki mahalleyi. İnanılmaz ince dar sokaklar ve ayağınız kaysa kendinizi 2000 m aşağıda bulacağınız bir yer. Bu dar sokaklarda bir sürü dükkan süs eşyası satıyor. Ortada yapılmış büyük bir cami var içi oldukça temiz ve güzel dizayn edilmiş. Cami avlusunda havuz var. İçeri girenler önce ayaklarını burda temizleyerek girmesini sağlıyor. Yemen'de genellikle camiler evlerden daha temiz. Bu olması gereken bir durum ve çok hoş bir şey ancak keşke heryerde de olsa diyorum kendikendime.. sevgili dostum Hülya ile konuşurken, neden diyorum temizlik eve de taşınamıyor. O da "Türklerde de eve girmiş ama sokağa inememiş diyor":).. evet diyorum çok ilginç… dar sokaklarda gezerken ufaklık Muhammed peşime takılıyor. 11 yaşlarında ve inanılmaz iyi ingilizce konuşuyor. Arada İtalyanca kelimeler de sıkıştırıyor. Nerden öğrendin diye sorduğumda oraya gelen turistlerden öğrendiğini söylüyor. Türklerin mahallesine çok fazla gelmediği için türkçeyi öğrenemediğini yoksa onu da kolayca konuşabileceğini belirtiyor kendinden çok emin bir tavırla. Benim Arapça öğretmenim olmak istediğini söylüyor. Bana da öğretebilirmiş. İnanılmaz bir zeka fışkırıyor o güzel elmas gözlerinden. İrfan bey "bu dahi çocuk ta kat çiğnerse diğerleri gibi olup hayatı sönecek" diyor. Bana cembiye kuşağı satmayı başarınca benim için bir uzun mesai harcayan Muhammed,anında kayboluyor. Artık benimle işi bitmişti çünkü:)

1 comment:

EdaQuincy said...

Siten hayirli ugurlu olsun! Imam Yahya`nin sarayi da tum ihtisami ile duruyor. nice guzel gezilere saydam!